TÜBERKÜLOZ

Tüberküloz basili milattan önceki dönemlerde dahi salgınlar yapmış, havada, karada, suda, otlakta her yerde bulunabilen, zengin, fakir; genç, yaşlı ayırmaksızın toplumun her kesiminde hastalık yapabilen bir basildir. Üç yüz milyon yıllık bir geçmişi olan tüberküloz basilinin 9000 yıl önce insanda hastalık yapan formuna dönüşerek “Mycobacterium tuberculosis”in ortaya çıktığı düşünülmektedir.  Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni kurulduğu zor dönemlerde dahi tüberküloz ile savaşmak için organize olunmuş ve büyük başarılar elde edilmiştir. Fakat son 20 yılda tüberküloz tekrar yaygınlaşmış ve günümüzde dünya genelinde 2 milyardan fazla kişi enfekte durumdadır. “Enfekte” olmak demek “aktif hastalık” demek değildir. Enfekte kişilerin %10’unda aktif hastalık gelişebilmektedir. Sadece akciğer değil,  akciğer zarı, lenf bezleri, kemik, eklemler, üst solunum yolları, deri, merkezi sinir sistemi, gastrointestinal sistem, genitoüriner sistemlerde tüberküloz hastalığı gelişebilir. Tüberküloz hastalığı düşünülen organlardan alınan örneklerde basilin varlığı tanı koydurucudur. Basil mikrobiyolojik, moleküler yöntemlerle ya da patoloji örneklerinde saptanabilmektedir.

“Tüberkülozda bulaşma”

Tüberküloz basili, akciğer veya larenks tüberkülozlu hastaların öksürmesi, konuşması sırasında dağılan tükürük, balgamlarının buharlaşıp, içinde parçacık bulunan küçük damlacıkların havada asılı kalması ile bulaşmaktadır. Akciğerlere ulaşan basil uzun süre inaktif kalabilmektedir. Bu duruma “latent enfeksiyon” denilmektedir. Tüberkülozdan korunma amaçlı uygulanan BCG aşısı da tüberkülin deri testinde pozitifliğe neden olmaktadır. Bu iki durum da aktif tüberküloz hastalığı anlamına gelmemektedir. Bağışıklık sisteminin baskılandığı durumlarda mevcut latent enfeksiyon aktif hastalığa dönüşebilmektedir.

“Tedavi”

Tüberküloz tedavisinde başarının sırrı başlanan tedavinin uygun süre, ilaç dozu atlanmadan uygulanması ve tamamlanmasıdır. Yetersiz ve yanlış tedaviler basilin direnç kazanması ve hastalığın kronikleşmesi ile sonuçlanabilir. Tüberküloz tedavisinde en az dört çeşit ilaç kullanılmaktadır. Bu ilaçların hızlı çoğalan basillleri öldürmek, ilaca dirençli mikropların gelişmesini önlemek, yavaş çoğalan basilleri hedef alarak nükslerin ortaya çıkmasını engellemek gibi farklı amaçları bulunmaktadır. Bu nedenle çoklu ilaç rejimi uygulanmaktadır ve tüberkülozun yerleşimine göre en az 6 ay olmak üzere, 9 ya da 12 aylık tedavi süreçleri uygulanmaktadır. Etkili tedavi ile günler içinde basil sayısı hızla azalır (10). Hastaların bulaştırıcılığı etkili tedavi ile 2-3 haftada sona erer. Uzun soluklu ve çok ilaçlı bir tedavi olması nedeni ile hastaların tedaviye uyumunu kolaylaştırmak için geliştirilen strateji “Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT)” hastalığın kontrolünü sağlamak için en uygun ve etkili yöntemdir.

“Tüberkülozdan korunma”

Tüberkülozdan korunmak için en önemli yöntem öksürürken, hapşırırken ağzın kol iç yüzü ile kapatılmasıdır. Öksüren kişilerin maske takması %90 koruyuculuk sağlamaktadır. Öksüren kişinin balgamında ARB (asido-rezistan basil) varlığı durumunda özellikle yakın (ev içi, iş yeri…) temas durumunda bulaşıcılık riski yaklaşık %30’dur. Bağışıklık sisteminin güçlü tutulması, ellerin sık sık yıkanması, küçük ve kapalı ortamların iyi havalandırılması, UV ışınlarının ulaşabilmesi için güneş ışığı alabilmesi kişisel olarak alınabilecek basit önlemlerdir. Fakat üç haftadan uzun süre öksüren kişiler mutlaka Göğüs Hastalıkları hekimine başvurmalıdır.

 

 

Kaynak: Türk Toraks Derneği, Toraks Kitapları, Tüberküloz, Ekim 2010

satin alma logoo 1  satin alma logoo  cocuk hastanesi kalite tup bebek labaratuvar   hasta haklari arpaboyu

İletişim Bilgileri

Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Balçova
Adres: Mithatpaşa cad. no 1606 inciraltı yerleşkesi 35340 Balçova / İzmir
Telefon: +90 (232) 412 22 22
Faks: +90 (232) 412 97 97